Bu kanser ihmale gelmez! Baş boyun kanserlerinde +40 yaşta risk daha fazla

Bu kanser ihmale gelmez! Baş boyun kanserlerinde +40 yaşta risk daha fazla

Bu kanser ihmale gelmez! Baş boyun kanserlerinde +40 yaşta risk daha fazla

Baş boyun kanserlerinin karmaşık ve zor bir konu olduğunu belirten uzmanlar, teşhis için farklı adımlar atılması gerektiğini söylüyor.

İSTANBUL (İGFA) - Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, baş boyun kanserleri farkındalık haftası kapsamında, baş boyun kanserlerinin tanısı hakkında bilgi verdi.

Baş, boyun tümörlerinin, beyinden çıkan tüm sinirler baş boyun bölgesinden geçtiği için biraz uzun ve zor bir konu olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, “Üst solunum yolu, beslenme sistemi gastrointestinal sistemin üst kısmı, bütün nörolojik bağlantılar, en büyük şahdamarlarımız ve lenf bezlerimiz buradan geçer. Bu bölgede hormon salgılamakla görevli tiroid dokuları ve yüzbinlerce lenf bezesi bulunuyor.” dedi.

En çok görülen enfeksiyon türünün üst solunum yolu enfeksiyonları olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, “Bu enfeksiyonlar şişliklere ve hastalıklara neden olabilir. Bu nedenle baş boyun kanserleri çok karmaşık bir konudur. Önce yaşa göre tümörleri ayırırız. Tümör dediğimiz her zaman kanser değildir, şişliktir. 0-15 yaşına kadar en çok gördüğümüz şey enfeksiyonlardır. Daha ileri yaşta yani 15-40 yaş arasında gördüğümüz tümörler de çoğunlukla kanser değildir. Ancak 40 yaşın üzerinde baş boyun bölgesinde görülen şişliklerin nedeni çoğunlukla kanser hastalıklarıdır.” Şeklinde konuştu.

ÇOK AYRINTILI TÜM VÜCUT MUAYENESİ YAPILMASI ÖNEMLİ 

Tümörlerin yaşa göre sınıflandırılmasının ardından bölgesel olarak da sınıflandırıldığını aktaran Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, “Hangi tümörlerin veya hangi hastalıkların hangi bölgede şişliğe neden olduğunu biliyoruz. Boynun ön kısmında bir şişlik varsa ve kişi 40 yaşın üzerindeyse daha çok tiroidi düşünürüz. Eğer kulak arkasındaysa veya çene altındaysa enfeksiyon hastalıklarını düşünebiliriz. Böylece sınıflandırdıktan sonra bu hastalıkların hangisinin kötü huylu hangisinin iyi huylu olduğunu, hangisinin çocukluktan, anne karnından kalan konjenital hastalıklar olduğunu ayırabiliyoruz.” dedi.

Bu ayrım yapıldıktan sonra çok ayrıntılı bir tüm vücut muayenesi yapılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, “Çünkü lenf bezleri ve kan dolaşımı nedeniyle birçok diğer bölgelerin tümörleri de bu bölgeye metastaz yapabiliyor. Bunları ayırmak için çok ayrıntılı bir muayene yaptıktan sonra bütün sistemi muayene ederiz. Ardından bu bölgede bize destek olacak bazı röntgen, tomografi, MR, Pet CT gibi tanı yöntemlerini kullanırız.” şeklinde konuştu.

Gerekli taramaların yapılmasının ardından bazen bu tümörün ne olduğu sonucuna ulaşılamadığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, “Tümörün bulunduğu bölgeden ince iğne biyopsisinden açık biyopsiye kadar çeşitli yöntemlerle örnek alınır. Bunların hepsi kesin tanı koyulması için son derece önemlidir.”


Haber Kaynak : İGFA

Hakim Pınar Demir Yılmazel, 7. Sınıf Öğrencisi Hafız Ahmet’in en büyük hayalini gerçekleştirdi

Adalet ve Medya Buluştu: Başsavcı Aydemir, Yeni Medya Derneği'nde

Başkan Sekmen, Esnaf ve Vatandaşlarla Bir Arada

ETÜ'ye Başarı Belgesi

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan Erzurumspor Destek Açıklaması

Erzurum'da Sosyal Belediyecilik Projesi

Yaşlılara Evde Sağlık Hizmeti

Siber suçlarla mücadele için verilerini İnterpol'le paylaştı

Baltık ülkelerinde ihracatını artıracak

Dijital sergi furyası göz alıyor

'Mustafa'nın Ankara galasında çocuklar protokolde

Çocuğunuz 3 yaşından sonra çoğu sesi yanlış çıkarıyorsa dikkat!

Beylikdüzü “İngilizce Konuşma Kulübü” başladı

“Konya Kitap Günleri” heyecanı devam ediyor

Bahçeli'nin dileği: Cehennemde ebediyen yansın!